Nuçe(haberler)
 
.
Midyat’ta trafik kazası: 8 ölü, 14 yaralı
Tahir Köcer tarih 26.11.2009 um 13:01 (UTC)
  Mardin’in Midyat İlçesinde meydana gelen trafik kazasında 8 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi yaralandı.

Edinilen ilk bilgilere göre, Üçağıl köyünden Midyat’a giden bir minibüs, Midyat-Mardin kara yolunun 3. Kilometresinde henüz bilinmeyen bir nedenle şarampole yuvarlandı. Kazada, 8 kişi hayatını kaybederken, 14 kişi yaralandı.

Yaralılar Midyat Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
 

HPG Mardin Eyalet Komutanı yaşamını yitirdi
HPG tarih 26.11.2009 um 12:58 (UTC)
 BEHDİNAN - HPG Mardin Eyalet Komutanı Rüstem kod adlı Ömer Müslüm, Mawa'da Türk ordu birlikleriyle HPG gerillaları arasında çıkan çatışmada hayatını kaybetti.


Türk ordusunun Mawa’da düzenlediği bir operasyonda yaşamını yitiren Mardin Eyalet Komutanı Rüstem kod adlı Ömer Müslüm’ün şahadeti ilan edildi. HPG, uzun süre irtibatın kesilmesi ve cenazesine ulaşılamaması nedeniyle Müslüm’ün şahadetini geç açıklamak zorunda kaldıklarını belirtti.

HPG, Mardin Eyalet Komutanlığı görevini yapan Müslüm ile uzun bir süre irtibatın kesildiği ve cenazesine ulaşılamadığını belirtti.

18 yıldır Kürdistan dağlarında gerilla saflarında yer alan Kobani doğumlu Ömer Müslüm’ün şahadetine ilişkin HPG Anakarargah Komutanlığı’nın açıklaması şöyle: “1969 yılında Kobani’de doğan Rüstem yoldaş, yurtsever bir ailede büyür. Rüstem yoldaş, 1991 yılında gerilla saflarına gelerek aktif olarak mücadeleye katılır. Uzun süreli devrimcilik yaşamında olgun, ağırbaşlı, kendinden emin ve sonderece mütevazi duruşuyla çok kısa zamanda bulunduğu ortamda kendini belli ettiren bir kişiliğe sahip oldu. Partinin daha iyi hizmet için verdiği sorumluluk yükünü, dürüst bir şekilde kullanıp, ilkelere bağlı kalarak kaldırmayı bildi.

Savaş pratiklerinde çok kez yaralanmasına rağmen azim ve kararlılığından bir şey kaybetmeden pratik çalışmalarda öncülük etmeye devam eden Rüstem yoldaş, 2006 -2007 yılı kışında aldığı akademik eğitim ile 2007 yılı baharı Botan dağlarına yöneldi. Düşmanın yoğun olarak yaptığı bahar operasyonlarından birinde Mayıs ayında Mawa’da şahadete ulaştı. Uzun bir süre irtibatın kopması, cenazesine ulaşılamamasından dolayı netleşmeyen durumu son süreçte açıklığa kavuştu. Bu temelde Mardin eyaletimizin özverili, yiğit ve dürüst komutanı Rüstem yoldaşımızın şehit ilanını yaparken, ideallerinin ve yolunun takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.”

ANF NEWS AGENCY
 

‘PKK 31 yılda büyük başarılara imza attı’
ANF NEWS AGENCY tarih 25.11.2009 um 12:29 (UTC)
 BEHDİNAN - PKK’nin 31. kuruluş yıldönümünü Kürdistan halkı ve tüm insanlığa kutlayan PKK Parti Meclisi, PKK’nin 31 yılda büyük başarılara imza attığını vurguladı.

PKK Parti Meclisi, 31. Kuruluş yıldönümünde yayınladığı kutlama mesajında, PKK’nin Kürdistan halkını ayağa kaldırma olan ilk amacına ulaştığını ve bugün Kürt halkının özgürlük mücadelesi veren örnek bir halk haline geldiğini kaydetti.

PKK Parti Meclisi şunları belirtti: “PKK'nin 31. Kuruluş yıldönümünde yaratılan bütün değerlerin gerçek yaratıcısı şehitlerimizi minnetle anıyor, fedailiğin sembolü gazilerimizin özlemlerini gerçekleştirme sözünü bir daha veriyoruz. PKK'ye Önderlik ve kuruculuk yaparak bu 31 yılda büyük başarılar elde edilmesini sağlayan Önder Apo'nun da kuruluş gününü kutluyor, minnetle ve saygıyla selamlıyoruz.

31 YILDA BÜYÜK BAŞARILARA İMZA ATI

PKK onlarca yıldır karşılaştığı ağır baskılara, her türlü komplolara ve tasfiye saldırılarına karşı halklarımızın demokrasi ve özgürlük umudu olmaya devam ediyor. PKK, Kürdistan halkının inkar ve imha sistemi altında yok oluşa sürüklendiği bir süreçte tarih sahnesine çıkmıştır. Sömürgeci güçlerin Kürdistan'ı mezara gömdüklerini düşündükleri bir zamanda var olma mücadelesini başlatmıştır.

PKK'nin ilk amacı, ölümünü bir kader gibi bekleyen Kürdistan halkını ayağa kaldırmaktı. PKK bu en büyük amacına ulaşmıştır. Bugün Kürt halkı özgürlük ve demokratik yaşamı için mücadele veren örnek bir halk haline gelmiştir. PKK, bu 31 yılda özgücüne ve Kürdistan halkının tarih içinde oluşmuş güzel değerlerine dayanarak hiçbir örgütün ulaşmadığı başarılar elde etmiştir. Önder Apo'nun öncülüğü, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedaice mücadelesiyle Kürdistan'da köklü bir demokratik devrim gerçekleştirilmiştir.

PKK, bu 31 yılda siyasal başarılardan daha fazla, sosyal ve kültürel alanda büyük başarılara imza atmıştır. Kürdistan'da dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar demokratik değerlerin geliştiği bir ulusal ve toplumsal değişim yaşanmaktadır. Bugün Kürtler Ortadoğu'da demokratik ulusal değerler, demokratik siyaset ve sosyal devrim düzeyi ile en gelişkin halktır.

21. YÜZYIL KÜRTLERİN YÜZYILI OLACAK

Hala kapitalist sistemin ve sömürgeci güçlerin ağır saldırılarına maruz kalsa da 21. yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Kürtler Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlüklerin şekillendirdiği yeni toplumsal yaşamın öncülük edecektir. Kendi yaşamında somutlaştırdığı demokrasi ve özgürlük değerleriyle Ortadoğu halklarının demokratik birliğinin yıkılmaz köprüsü olacaktır. Kürdistan halkı bu öncülüğü de Önder Apo'nun felsefi, ahlaki, ideolojik, teorik ve siyasal yol göstericiliğinde gerçekleştirmektedir.

PKK, bu 31 yıl içinde her zaman kendini yenileyerek, değişim ve dönüşüme uğratarak mücadelesini yenilmez kılmıştır. PKK, Önder Apo öncülüğünde kendisini sürekli yenileyerek her gücü de değişime zorlamakta ve her türlü gerici direnişi kırmaktadır. Bugün Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkelerinin değişim sancısı yaşaması, PKK'nin sürekli kendini yenileyerek mücadelesini yükseltme gerçekliğinin sonucudur.”

Yiğit Kürdistan Halkı Ve Tüm Ortadoğu Halkları;

Kürdistan halk ve tüm Ortadoğu halklarına seslenen PKK Parti Meclisi şunları ifade etti: “Önder Apo'nun düşünsel Önderliğinde mayalanan Ortadoğu coğrafyası, demokrasi ve özgürlükler konusunda tüm dünya halklarının çekim merkezi olacaktır. İnsanlığın ilk büyük toplumsal devrimi gerçekleştirdiği ve uygarlığın da ilk ortaya çıktığı bu coğrafya, tarihine yakışır bir biçimde yine insanlığa öncülük yapacaktır.

Bu öncülüğün gerçekleşmesinde Önder Apo'nun düşünceleri ve Kürt halkının demokratik mücadele gücü belirleyici olacaktır. Kürt halkının 31 yılda kazandığı bütün değerler ve özellikler bu öncülüğü yapacak düzeydedir. Böyle bir tarihsel rolü ve sorumluluğu olan PKK, en yakın hedeflerinden biri olan 20. Yüzyılın başlarında kurulmuş inkar ve imha siyasetini de önemli oranda geriletmiştir. Her ne kadar AKP hükümeti eliyle inkar ve imha siyaseti başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerinde restore edilmek istense de bu politikanın Kürdistan üzerinde yürütülme imkanı ve şansı kalmamıştır. Özgürlüğü ve demokratik yaşamını elde etmede kararlı olan Kürt halkı, AKP'nin bu politikalarını Türkiye'de ve tüm bölge ülkelerinde yenilgiye uğratacaktır.

YURTSEVERLİK ÖLÇÜLERİ YENİLMEZ KILINDI

PKK öncülüğündeki Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin tasfiye edilmesi kolay değildir. PKK'nin yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesinde sonucu belirleyen güçler ne kapitalist sistemdir ne de sömürgeci güçlerdir. Bu mücadelede inisiyatifi elinde tutan ve sonucu belirleyen PKK'nin değerleri, ölçüleri ve bunların halkta somutlaşmasıdır.

PKK öncülüğü var olduğu müddetçe, PKK yönetim ve kadro ölçüleri Önder Apo çizgisinde pratikleştiği sürece sömürgeci güçlerin Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesini yenme şansı yoktur. Eğer PKK'nin öncülük ettiği mücadele yenilmiyor ve Kürt halkı bütün bastırma operasyonlarına rağmen ayaktaysa, bunları sağlatan PKK'nin mücadele eden kadrolarında ve halkta somutlaştırdığı ölçülerdir. Bu ölçülerle yürüttüğü mücadeleyle Kürdistan'daki yurtseverlik ölçüleri yenilmez kılınmıştır.

Bugün Kürt halkı sorumluluk düzeyi yüksek, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, Önderliğine ve partisine bağlı bir halktır. Bugün mücadele eden ve demokratik kurumlaşmasıyla demokratik irade haline gelen bu halk gerçekliği, PKK'nin somutlaşmış halidir. Halkımız bu gerçekliği “PKK halktır halk burada” ifadesiyle dile getirmektedir.

PKK'nin başarılı mücadele gerçeği en başta da Önderlik gerçeğidir. Özgürlüğüne ve demokratik yaşamına aşık halk gerçekliği, Önder Apo gerçekliğidir. Önder Apo yenilmezliğin sihrini PKK ve Kürt halkının eline vermiştir. Önder Apo, Kürtlerin ve Ortadoğu halklarının tarihselliğini güncelleştirerek, günümüzü tarihselleştirerek yenilmezliğin temellerini güçlü bir biçimde atmıştır. Bu yenilmezliğini kadın özgürlük ideolojisi ve özgür yaşam çizgisiyle mayalamıştır. Kadın özgürlük mücadelesiyle özgürlüğün ve demokrasinin tüm gücünü açığa çıkarmış ve toplumun ruhu haline getirmiştir.

Önder Apo bugün yalnız Kürt halkının değil, tüm Ortadoğu haklarının da gerçek lideridir. Bugün Ortadoğu tarihini ve gerçeğini temsil eden tek lider Önder Apo’dur. Başta Kürt halkı olmak üzere, Ortadoğu halkları Önder Apo’yla muhteşem tarihlerini yeninden canlandırmaktadır. Kürt halkı kendini demokratikleştirdikçe Ortadoğu haklarını da demokratikleştiriyor. Kürt halkı kendini özgürleştirdikçe Ortadoğu halklarını da özgürleştiriyor. Bugün Ortadoğu'nun demokrasi ve özgürlük denklemi böyle kurulmuştur. Kürt halkının demokrasi ve özgürlüğü Ortadoğu'yu demokratikleştirmenin ve özgürleştirmenin şifresidir.”

CİDDİ TEHLİKELER

PKK Parti Meclisi’nin açıklamasında devamla şu ifadeler yer aldı: “Bugün dünya ve bölge gericiliği, halkların umudu olan PKK'yi tasfiye edip özgürlüğüne aşık Kürt halkının mücadelesini bastırmak istemektedir. PKK şahsında Kürt halkının var olma mücadelesinin ezilmesi hedeflenmektedir. Kuşkusuz PKK ve Kürt halk gerçeği şahsında boğulmak istenen Ortadoğu halkı ve insanlık gerçeğidir.

İnsanlığın var oluş biçimi olan toplumsallığın yaratıldığı bu coğrafyada Kürt halkına yönelik saldırı, insanlığın kök değerlerine ve geleceğine yönelik saldırıdır. Kapitalist sistem, bölge gericiliği ve sömürgeci güçler, Kürtler şahsında direnenin kendilerini yok edecek değerler olduğunu görüyorlar. Bu nedenle Kürtlerin Apocu çizgide yarattığı özgürlük ve demokrasi değerleri karşısında hem komplekse kapılıyorlar hem de korkuyorlar.

Özgürlük ve demokrasi mücadelemiz bir yandan daha büyük başarılar elde etme yolundayken, diğer yandan ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Uluslar arası komplocu güçler, PKK'nin daha büyük başarılar elde etmesinin önüne geçmek için yeni tasfiye planlarını devreye koymuşlardır.

Önümüzdeki dönemde bu tasfiye saldırılarıyla halkımızın özgürlük direnişi arasında kıyasıya bir mücadele sürecektir. Sömürgeci güçlerin saldırısında somutlaşan bu tasfiye planı da püskürtüldüğünde Kürdistan ve Ortadoğu'da özgürlük ve demokrasi şafağı atacaktır. Halkların gözü bu özgürlük ve demokrasi şafağıyla kamaşacaktır. Bugünlere ulaşmak kesinlikle PKK öncülüğünde yürümekle ve KCK sistemi etrafında toplanmakla sağlanacaktır.

Önder Apo ve PKK etrafında toplanan ve mücadeleye atılan Kürdistan halkını hiçbir zaman yanıltmamıştır. PKK zaten halkın umudunu gerçekleştirme sözüdür. Hiçbir zaman da halkın bu umudunu boşa çıkarmayacaktır. Halkımız 32. Mücadele yılında da demokratik örgütlülüğünü geliştirmeli ve buna dayanarak mücadeleyi yükseltmelidir. Kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm halkımız ayağa kalkmalı ve serhıldanları süreklileştirmelidir.

Gençler tasfiye ve imha saldırılarına gerillaya katılarak cevap vermelidir. Halkımızın ve insanlığın umudu olan özgürlük gerillasının yenilmeyeceği herkese gösterilmelidir.”

PKK ŞAHSINDA HALKLARIN ÖZGÜRLÜK UMUDU KAZANACAK

PKK şahsında ezilmek istenen sadece Kürtler değildir. Halklarımızın özgürlük umudu ve öz savunma gücü kırılarak baskıcı ve sömürücü güçler karşısında çaresiz bırakılmak istenmektedir. PKK'nin tasfiyesi ve Kürt halkının Özgürlük Mücadelesinin ezilmesi en başta da Türkiye, İran, Suriye ve Irak gericiliğinin kendini yeniden hakim kılması olacaktır. PKK şahsında kazanan ise halkların özgürlük ve demokrasi umudu olacaktır.

Ya bölgedeki baskıcı ve sömürücü iktidar güçlerinin dayanakları zayıflayarak halkların zamanı başlayacak ya da halkların özgürlük ve demokrasi umudu başka bir zamana kalacaktır. Önümüzdeki aylar ve yıllar böyle tarih değiştirecek ve yeni bir toplumsal gelecek ortaya çıkaracak gelişmelere tanık olacaktır.

Geleceğin halklarımızın beklentileriyle taçlandırılması için PKK'nin öncülük ettiği özgür ve demokratik yaşam mücadelesine destek verilmelidir. Kürt halkıyla yan yana demokrasi ve Özgürlük Mücadelesi başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerinde yükseltilmelidir.

Önder Apo'nun yeni paradigmasıyla zihniyet devrimi yapan PKK, bugün her zamankinden daha fazla güçlüdür. Mücadele gücü ve azmi her zamankinden daha fazladır. PKK şehitlerine ve söz verdiği halkına bağlılık temelinde, Önder Apo'nun yol göstericiliğinde 32. Yılı da mutlaka başarı yılı haline getirecektir. Önder Apo'nun yarattığı zihniyet devrimi ve gösterdiği tarihsel direniş, Kürt halkını PKK öncülüğünde mutlaka özgür ve demokratik yaşama kavuşturacaktır.”

ANF NEWS AGENCY

 

Vurun Kürtlere!
Günlük gazetesinden alınmıştır tarih 25.11.2009 um 10:57 (UTC)
 Vurun Kürtlere!


Daha önce pompalı tüfek saldırısını 'vatandaş tepkisi' olarak gören Başbakan Tayyip Erdoğan, DTP'nin bayrak ve flamalarını yasadışı göstererek İzmir'deki saldırıya 'sıcak' baktı. DTP sert tepki gösterdi

HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ

DTP konvoyuna yönelik saldırıda yine Kürtler günah keçisi seçildi. Erdoğan, saldırıları engelleme yerine 'Eğer bir partinin otobüsünde veya konvoyunun içinde terör örgütünün bayrakları olursa buna tabii ki sıcak bakmak mümkün değildir' sözleriyle DTP'lilere yönelik saldırıyı meşru gösterdi.

DTP'DEN SERT TEPKİ

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, parti çalışmalarının Erdoğan tarafından illegal gösterildiğini belirterek, 'Kitlelerimizi kontrol edelim' uyarısında bulundu. Milletvekili Hasip Kaplan, Erdoğan'a sert tepki gösterdi: 'Başbakan kafayı yemiş. Sarı, kırmızı, yeşil renkler DTP'nin renkleridir.'

Erdoğan yine hedef gösterdi

'Açılım' çalışmaları kapsamında Kürtlere dönük yaklaşımlarını, kardeşlik vurgusu içerisinde Kürtlerin değer gördüğü şahsiyetleri örnek gösterek ifade eden Başbakan Tayyip Erdoğan, gerçek yaklaşımını İzmir'de DTP'ye dönük yapılan saldırıyı değerlendirirken ortaya koydu.

Kürtlerin sevinç ve barış özlemlerini yanlış okumakta ısrar eden, olumsuzlukların faturasını Kürtlere çıkaran Erdoğan, DTP konvoyuna yapılan saldırı için şunları belirtti:'Bir partinin otobüsünde veya konvoyunun içinde terör örgütünün bayrakları olursa, bölücü terörist başının posterleri olursa buna sıcak bakmak mümkün değildir. Bu tür görüntüler, süreci, bizim olumlu bakışımızın aksine etkilemektedir. Kesinlikle daha önce yaşadıklarımızı asla yaşayamayız. Buna da müsaade edemeyiz' dedi.

DTP'yi hedefe koydu!

Libya'ya hareketinden önce açıklama yapan Erdoğan, DTP'yi terörize eden açıklamasının devamında, 'Bir defa burada bir siyasi partinin toplantısı mıdır ve bir siyasi partinin lideri mi orada bir parti etkinliği yapacak? Yoksa terör örgütü mü orada bir toplantı yapacak?' ifadesini kullandı.

Erdoğan, 28 Mart 2006'da Diyarbakır'da meydana gelen olaylar sırasında, 'Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa kim olursa olsun terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu yapacaktır' söylemine benzer bir düşünceyi dillendirerek,'Konuyla ilgili olarak gerek güvenlik güçlerimiz gerekse bu noktada yargı, tabii ki gerekli çalışmalarını yapmaktadır, yapacaktır' şeklinde konuştu.

Erdoğan bunu hep yapıyor

Irkçı faşizan saldırılara karşı tutum alması gerekirken saldırıyı meşrulaştıran, 'az bile yapıldı' yorumlarına neden olacak bir değerlendirmede bulunan Edoğan, geçmişte yaptığı açıklamalarda da, DTP'ye duyduğu öfkeyi dile getirmekten çekinmemişti. İşte Erdoğan'ın ırkçılığı hortlatan konuşmalarından birkaç örnek: Erdoğan, Bölge'ye yaptığı gezi kapsamında 2 Kasım 2008'de Hakkari'de partisinin kongresinde 'ya sev ya terk et' mesajını verdi: 'Biz ne dedik? Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karşı çıktılar. Buna karşı çıkanın Türkiye'de yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin. Bundan daha normal şey, ne olabilir. Dünyanın neresine gidersen git, her ülkede bu böyledir. Başka türlü olamaz.'

Hakkari'deki konuşmadan iki gün sonra Erdoğan bu sefer de şoven kesimlerden 'silah kullanmasını' istedi. Erdoğan, İstanbul'da faşist güruhun pompalı silahla göstericilere ateş etmesini, 'Vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri, böyle bir imkanı varsa o da kendisini savunma yoluna gidecektir' diyerek savundu. Erdoğan, DTP'lilere de 'Bu eylemi yapanlar vatandaşın da sabrının biteceğini bilmelidir' tehditinde bulundu.

Erdoğan, 28 Mart 2006'da Diyarbakır'da meydana gelen olaylar esnasında da polise vurun emri vermişti. Erdoğan'ın 'Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa kim olursa olsun terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu yapacaktır' sözlerinin ardından 10'u aşkın çocuk sokak ortasında vurularak öldürüldü.

Ahmet Türk: Bizim yaptığımız uyarıdır

Başbakan Erdoğan'ın İzmir'deki olaylara ilişkin açıklamasına sert tepki gösteren DTP Eşbaşkanı Türk, 'Bugün DTP'ye yapılırsa yarın farklı bir yerde farklı bir şekilde halk tepki gösterir. Bizim yaptığımız bir uyarıdır' dedi.

Meclis'teki grup toplantısından öne gazetecilerin sorularını yanıtlayan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, DTP'ye İzmir'deki saldırılar konusunda polisin çelişkili açıklamalarda bulunduğuna dikkat çekti. Polisin saldırılara müdahale etmediğini kaydeden Türk, 'Oysa ki insanlar orada tartaklanıyor, arabalar dövülüyor, polisler müdahale bile etmiyor. Vatandaş polise soruyor; niye müdahale etmiyorsunuz diye. Biz 'emir almadık' diyor. Akşam güvenlik şube müdürü otele geliyor; biz böyle bir şey beklemiyorduk, üç yerde maç vardı, güvenlik güçlerimiz bekliyordu diyor. Ama emniyet müdürü tedbir almasaydık insanlar ölürdü diyor. Birbiriyle çelişkili ifadeler' şeklinde konuştu. İzmir ve Manisa'da tamamen parti bayraklarının açıldığına işaret eden Türk, 'Beceriksizliklerini, örtbas etmeye yönelik, suçlayıcı bir dil kullanılıyor' dedi.

Tepkiler farklı olur

DTP'ye yapılan saldırılara halktan farklı tepkiler gösterebileceği uyarısında bulunan Ahmet Türk şöyle konuştu: 'Bugün DTP'ye yapılırsa yarın farklı bir yerde farklı bir şekilde halk tepki gösterir. Biz bütün bunları bütün samimiyetimizle dile getirerek, 'aman böyle gerginliklere yol vermeyecek bir tavrı hep birlikte ortaya koyalım. Kitlemizi kontrol edelim' diyoruz. Bizim yaptığımız bir uyarıdır.'

Bahçeli'yi cevapladı

Türk, İzmir'deki olayla ilgili kendilerine iletilen 'üç ölü var, beş ölü var' şeklindeki bilgilere rağmen halkı provokasyona gelinmemesi konusunda uyarılarda bulunduklarını ifade etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a gitmesiyle ilgili olarak,'Tabi ki siyasi partiler her yere gitmeli, gidebilmeli. Düşüncesini her yerde açıklayabilmeli. Biz bunu söylüyoruz' şeklinde cevap verdi.

'Doğru yaklaşsın'

Ahmet Türk konuşmasının son bölümünde Başbakan Erdoğan'ın İzmir'deki saldırıya ilişkin Libya yolunda yaptığı açıklamaya tepki gösterek, 'Sayın Başbakan'ın sözleri aslında hiç de iyi değildi. Doğru da değildi. Sayın Başbakan gerçekten bir siyasi partinin çalışmalarını illegalmiş gibi gösteren bir mantıkla yaklaşıyor. Oysa ki gidilecek güzergah belli. Her şey hazırlanmış. Sanki korsan miting yapıyormuşuz, korsan bir partiymişiz gibi yansıtıyor. Doğru bir yaklaşım değil' dedi.


Kaplan: Başbakan önce işini yapsın

DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, partilerinin ambleminin illegal olarak görülemeyeceğini söyledi.

TBMM'de gazetecilerin, İzmir'de DTP konvoyuna yapılan saldırıyla ilgili soruları yanıtlayan Kaplan, kırmızı gülün Avrupa Sosyalist Partisi, sosyal demokratların da amblemi olduğunu söyledi. Partilerinin bayrağında bunun sarı zeminde olduğunu ve yeşil yaprak bulunduğunu belirten Kaplan, şunları söyledi:

'Sarı, kırmızı ve yeşil renk, bizim partimizin rengidir. İstediğimiz flamada bu üç rengi kullanacağız. Halkın elindeki, bayramda, düğünde kullandığı renkleri, partimizin renklerini bir Başbakan'ın, illegal örgüt bayrağı olarak değerlendirmesini tahrik unsuru kabul edeceğine, güvenlik güçlerinin sorumlu görev yapmasını sağlaması gerekiyor'dedi.

HABER MERKEZİ

Günlük gazetesinden alınmıştır
 

Desmond Tutu ile Leyla Zana görüştü
ANF tarih 19.11.2009 um 00:09 (UTC)
 CAPE TOWN - Leyla Zana’yı Güney Afrika’ya davet eden Nobel Barış Ödülü sahibi eski başpiskopos Desmond Tutu, Zana ile görüştü. Tutu, “Her şey çok karanlık görünse bile ışığı getireceğinizde kararlı ve ısrarlı olmalısınız. Aydınlığa ulaşacağınıza inanıyorum” dedi.

1984 Nobel Barış Ödüllü Güney Afrikalı Desmond Tutu, Güney Afrika ziyaretindeki Leyla Zana ile görüştü. Cap Toywn’da yapılan görüşmeye bir dua ile başlayan Tutu dünyaya ve ezilenlere tanrının huzur ve barış getirmesini diledi.

Tutu, “Apartheid sürecinde her şey çok karanlık görünüyordu. Işık uzakta bile görünmüyordu. Bizim o süreçte öğrendiğimiz ise ışığı bizim yaratmamızın gerektiğiydi. Işık ve aydınlık için mücadele ettik ve bugüne geldik. Siz de her şey çok karanlık görünse bile ışığı getireceğinizde kararlı ve ısrarlı olmalısınız. Aydınlığa ulaşacağınıza inanıyorum” dedi.

Tutu Leyla Zana’nın barış çalışmaları hakkında bilgi sahibi olduğunu ve Shakharov Barış Ödülünü almasından dolayı memnun olduğunu söyleyerek Zana’ın Güney Afrika’ya gelmesinde duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Tutu, Kürt halkının özgülük mücadelesinde Leyla Zana gibi şahsiyetlerin ne kadar önemli olduğuna da işaret ederek, aydınlığa mutlaka ulaşılacağına inandığını sözlerine ekledi.

ZANA: ÇÖZÜMÜMÜZ İKİ HALKIN ÖZGÜR BİRLİKTELİĞİ

Leyla Zana ise, Tutu’nun kendisini ülkesine davet etmesi nedeniyle kutladıktan sonra Desmond Tutu ve Nelson Mandela’nın yürüttüğü mücadelenin Kürt halkı açısından büyük bir manevi değer sahip olduğunu vurguladı. Zana, kendisinin de bu mücadeleye saygının yanısıra hayranlık duyduğunu belirterek, Kürdistan ve Türkiye’de yaşanan sorunlara değindi.

Son 30 yılda yaşanan savaşın büyük acılara neden olduğunu ifade eden Zana, binlerce insanın hayatını kaybettiğini 10 bine yakın insanın hala tutuklu olduğunu kaydetti. Yaşanan gözaltı ve tutuklamaları da hatırlatan Zana, tüm bu acıların temelinde Kürt halkının kimliğinin Türk Anayasa’sında inkar edilmesinin yattığını vurguladı.

Bunun yanısıra Kürt halkının lideri Abdullah Öcalan’ın da tutukluğu olduğuna dikkat çeken Zana, yüzyıllardır inkar edilen Kürtlerin yürüttükleri mücadele sonucu bugün önemli bir düzeye ulaştığını dile getirdi. Zana 86 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Kürt sorunun TBMM gündeme alındığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. Yaşanan çatışmalı sürecin Türk ve Kürt halkı arasında güveni zedelediğini söyleyen Zana, bu nedenle çözümlenmesi gerekenin negatif enerjileri pozitif enerjiye dönüştürmek olduğunu kaydetti.. Zana “çözümümüz her iki halkın eşit, özgür ve kardeşçe birlikte yaşayabilmesidir” dedi.

ANF NEWS AGENCY
 

Öcalan'ın kaldığı yer eskiye göre daha kötü
ANF tarih 18.11.2009 um 23:45 (UTC)
 BURSA - Yeni tutsakların sevk edilmesiyle birlikte yeri değiştirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, eski odasının yarısı büyüklüğünde bir odaya yerleştirildiğini belirterek, ''Havalandırması kötü. Penceresi kötü. İyileştirme dediler, eski yerim daha iyiydi. Bunun adı iyileştirme değil'' dedi.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 10 yıldır tek başına tutuklu bulunduğu İmralı Tek Kişilik Özel Kapalı Cezaevi'nin, F Tipi Cezaevi'ne dönüştürülmesi ve 5 hükümlünün sevk edilmesiyle odası değiştirildi.

DİHA’nın haberine göre Avukatları Öcalan'ın, yeni odasının eski odasının yarısı kadar olduğunu ve Adalet Bakanlığı'nın açıkladığı gibi 7 metrekare değil 6 metrekare olduğunu söylediğini belirtti. Avukatları, Öcalan'ın "Havalandırması kötü. Penceresi kötü. Solunum sorunu devam ediyor. İyileştirme dediler, eski yerim daha iyiydi. Bunun adı iyileştirme değil" dediğini bildirdi. Avukatları ayrıca Öcalan'ın İmralı'ya sevk edilen diğer hükümlülerle de henüz görüştürülmediğini belirtti.

Öte yandan, cezaevinin fiziki yapısının da tamamen değiştirildiğini kaydeden avukatlar, Öcalan ile görüşme yaptıkları odanın da değiştirilerek, dört tarafı camlarla çevrilen bir kabinde görüşme yaptıklarını bildirdi.

Öcalan'ın avukatlarının önümüzdeki günlerde yeni cezaevi koşullarına ilişkin açıklama yapması bekleniyor.

ANF NEWS AGENCY
 

<- Geri  1  2  3  4  5 Devam -> 
 
  Bi giştî mêvan 158148 ziyaretçi (478931 klik) livir bun  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden